Yazmayayım, söylemeyeyim dedim ama olmuyor. Reklamları her görüşümde sinirlerim tepeme çıkıyor. Yahu kardeşim bırakın artık tüketiciyle dalga geçmeyi. Türkiye’de yüksek hızlı internet yok!! Adsl2, Adsl2+ ya da Vdsl başlı başına birer yalan; tüketiciyi oyalama taktiğinden başka bir şey değil…
Şöyle ki…
Cuma günü Adsl2+ hizmetinden faydalanmak için Biri Adsl’in müşteri hizmetlerini aradım. Telefona cevap veren hanımefendinin “müşteri temsilciliği” ile yakından uzaktan alakası yoktu. Konuşmaktan aciz, sorulara cevap vermek yerine kem küm eden biriydi… Zar zor derdimi anlattım. Müşteri temsilcisi, telefon numaramın Adsl2+ hizmeti almaya müsait olup olmadığını kontrol edeceğini söyleyerek bir dakika kadar telefonda beklettikten sonra, “Efendim, santraliniz Adsl2+ hizmetini desteklemiyor” dedi. “Ee yani?” diye sordum. “Malesef size hizmet veremiyoruz” dedi. Ben de evimin merkezi bir yerde olmadığını ve hizmeti iş yerimde kullanıp kullanamaycağımı sordum. Yanıt yine olumsuz..
Beşiktaş’ın göbeğinde bile Adsl2+ hizmetini kullanamıyormuşuz. E peki nerede kullanacağız? Orası muamma…
Yılmayıp, şansımı bir de ulusal internet servis sağlayıcımız TTnet’ten yana denemeye karar verdim. Santral evime uzak olduğundan evimde Vdsl hizmetini kullanamıyorum. İş yerimin bulunduğu Beşiktaş’a en yakın santralde de “portlar dolu” bahanesiyle karşılaştım. (E bu portlar ne zaman açıldı da doldu be kardeşim?)
Neticede ne Adsl2+ ne de Vdsl hizmetlerinden faydalanamıyorum. Peki günde onlarca kere yayınlanan reklamlar ne için? Kime hitap ediyor? Ben günde 15 saat internet kullanan biri olarak hızlı internetten mahrum kalacaksam bu hizmetten kim faydalanacak? Yok mu sesimi duyan? (Şimdi bir de Uçan İnternet zırvası çıktı ki o da apayrı bir muamma. Türkiye’de 300 noktada kablosuz erişim noktası varmış ama ya hizmetin bedeli? 30 dakikası 3,23 TL)