Cumartesi günü bir hevesle, tospaa ile yola çıktım. Avcılar’da üniversite kampüsünü geçtikten sonra yan yola girdim ve hayatımın en zor dakikalarından birini yaşamaya başladım.
Önce keskin bir benzin kokusu duydum. Aklıma ilk gelen, benzin borusunun delinmiş olabileceğiydi ve hemen arabayı sağa çektim. El frenini çekip kontağı kapadığım anda arkadan dumanlar yükselmeye başladı. Telaşla arabadan inip arkaya doğru koştuğumda, motordan alevlerin yükseldiğini gördüm. (Vosvos’ların motorunun arkada olduğunu hatırlamama gerek var mı? Yoksa, bu salak neden arkaya koştu diye düşünen çıkar mı? :))
İşte ne olduysa o andan sonra oldu. Hemen yolun kenarındaki dükkanlardan birine girip yangın tüpü olup olmadığını sordum. Yok cevabını alınca yandaki dükkana koştum. Cevabı beklemeden arabanın başına geldiğimde, bir önce dükkanda çalışanlar 5 litrelik su şişesini kesip içine su doldurmuşlar, arabaya doğru koşuyorlardı. Bir kişi de hortumu musluğa takmaya çalışıyordu…
3-5 dakika uğraştıktan sonra yangın söndürüldü, ardından 3-5 dakika sonra itfaiye geldi. Ancak bu arada, yanan arabanın yanından en azından 20-25 tane araba geçip gitti. Hatta arada, bazıları durup yanan arabayı bir kaç saniye seyrettikten sonra yoluna devam etti.
Şimdi, vay efendim insanlık ölmüş, yanmış, bitmiş demeyeceğim (her ne kadar öyle olsa da) ama yine de yanan arabaya bakıp geçen insanların nasıl bir ruh halinde olduğunu tahmin edebiliyorum. (Aman başıma bir iş gelmesin…)
Olan oldu, giden gitti. Şansıma, memlekette hala 1-2 tane insanlıktan nasibini almış adam kalmış. O an ana yolda olsam, yan yola girmemiş olsam araba tamamen tanıp tutuşacaktı. Esnafın da yardımıyla araba tamamen yanmaktan kurtuldu.
Siz siz olun, yangın tüpünüz olmadan yola çıkmayın ve “nasılsa biri yardımcı olur” diye düşünmeyin. Tedbirinizi alın…