Hoşçakal 2009

Bir yılı daha geride bırakmamıza sayılı günler kaldı. Dopdolu bir 2009 yılı geçirdik. Memleket olarak başımıza gelmeyen kalmadı. Ergenekon davalarını, zamları, artan işsizlik oranlarını, dumansız hava sahasını, selleri, domuz gribini, Kürt açılımını ve PKK’nın siyasi kolu DTP’nin kapatılıp ardından 30binden fazla insanın katledilmesinin baş sorumlusu olmasına rağmen rahatından taviz vermeyerek sürekli şikayet eden teröristbaşı Abdullah Öcalan’ın direktifleriyle BDP’nin kurulmasını, her gün daha da şiddetlenen Türk – Kürt gerginliğini, vurdumduymaz yöneticileri ve lafını bilmez siyasetçileri hayretler içerisinde izledik.

Ve kendi bakış açılma 2009 yılından aklımda kalanlar…

Dizüstü bilgisayarımda Mac Os X : Pek çoğunuz için anlamsız gelebilir ama normal bir dizüstü bilgisayara Macintosh işletim sistemi (Mac Os X 10.5.7 Leopard) kurmayı başardım. Üstelik kablosuz ağ adaptörü hariç tüm donanımlar çalışıyor. (Kablosuz bağlantı sorununu da yılbaşından sonra çözeceğim inşallah)

Avatar : Yapımcısı James Cameron’ı ölümsüzleştirecek, görsel efektleri ile uzun yıllar adından söz ettirecek, 400 milyon dolarlık bütçesi ile elde edilmesi güç bir rekora imza atan izlerken kendimden geçtiğim film. 2009 yapımı filmler arasında aklıma ilk gelen, beni sinemaya gitmeye zorlayan nadir yapımlardan biri.

Nintendo Wii : Herkesin Playstation satın almak için teknoloji marketlerine akın ettiği sırada ben gidip Nintendo Wii satın aldım. İyi ki de öyle yapmışım. “Oyunun içinde” olmak, oyun kolu kullanacağım diye parmaklarda kasılmalara neden olmaktan ve 4-5 ayda bir yeni oyun kolu satın almak zorunda kalmaktan iyi. Varsın HDMI’dan gelen 1080i çözünürlükte HD görüntüler yerine klasik oyun konsolu kalitesinde görüntüler olsun. Ben gereğinden fazla eğleniyorum, bana yeter…

Ford Fiesta : Bir araba sahini olmak çocukluğumdan beri en büyük hayallerimden biriydi. Sonunda bu hayalime de kavuştum. Gerçi İstanbul trafiğinde olmak pek keyifli bir şey değil ama yaklaşık bir tonluk bir oyuncağa sahip olmak güzel bir şey…

Monster : Aslen Asus dizüstü bilgisayarların Monster etiketiyle satılması  başta bana da garip gelmişti ama bilgisayarı almaya karar verdikten sonra yaşadıklarım, sadece sıradan bir dizüstü bilgisayar almadığımın kanıtı oldu. Monster, sadece bir etiketten ibaret değil, müşteri memnuniyeti kavramının tam karşılığıdır.

Sosyal Medya Ağları : Facebook, Twitter, LinkedIn, MySpace gibi sosyal ağlar, internet kullanıcılarını sosyalleştirmek, birbirleriyle buluşturmak için kurulmuş olsalar da, 2009 yılı başından beri artan popülerlikleri nedeniyle, internet başında geçirdiğimiz zamanın büyük bölümünü çalmayı başardılar. Bazıları için bağımlılık halini alan çevrimiçi (online) olma durumu nedeniyle çoğu kişi, sosyal medya ağlarında vakit geçirebilmek için günlük hayattaki işlerini aksatmaya başladı…

Ergenekon : Sayısız tutuklama, Silivri’de açılan ceza evi, bitmek tükenmek bilmeyen iddialar, dalga dalga gelen operasyonlar… Kimine göre PKK’dan daha tehlikeli bir terör örgütü, kimine göre derin devlet kavramının ete kemiğe bürünmüş hali…

Ekonomik Kriz : Başbakanın “teğet” geçeceğini öne sürdüğü ekonomik kriz, nice ocaklara incir ağacı dikmeyi başardı. Tekstil, otomotiv gibi kitlesel işgücü sağlayan sektörler ekonomik krizin en çok vurduğu sektörlerin başında yer aldı. İflas eden büyük firmalar, binlerce kişinin işsiz kalmasına neden oldu. Kredi kartı borçları ve borçlu saayısı her geçen gün daha da artıyor. 2009 sona ererken, yeni yıla umutlu bir şekilde bakabilenlerin sayısının çok fazla olduğunu söylemek pek mümkün görünmüyor…

2010 yılında İstanbul, Avrupa Kültür Başkenti olacak. Bu da, İstanbul’u daha fazla turistin ziyaret etmesi, başta Avrupa ülkeleri olmak üzere, tüm dünyanın görünün Türkiye’de olması demek. Belki bu sayede, başta bizi yönetenler olmak üzere, tüm insanlar biraz daha dikkatli, biraz daha özverili, biraz daha “insancıl” davramaya çalışabilirler…

Türkiye’nin daha keyifle yaşanabilir bir yer hale gelmesi dileğiyle..

Herkese nice mutlu seneler diliyorum…