Sıkılıyorum, sıkılıyorum, sıkılıyorum…Hava sıcak, çevremdeki herkeste bir rehavet, bir boş vermişlik bir vurdumduymazlık… Evden işe giderken, işten eve dönerken sürekli etrafıma bakıyorum ama nafile. Herkes boş gözlerle bakıyor. Kimsenin bir amacı, bir isteği kalmamış yaşamak için…
Maddi durumları kötü olan pek çok kişi küresel ekonomik krizin bizi teğet geçmesinin(!) ardından daha da kötü duruma düşerek, iyiden iyiye umutsuzluğa kapılmış durumda. Hasbelkader, hali vakti az-çok yerinde olan kesim ise, elindekini avucundakini ya kaybetti ya da kaybetmek üzere…
Hal böyle olunca, ne insanların yüzünde fer kaldı ne de içlerinde umut… Herkes oflar puflar halde…
Durumumuz düzelir mi, işler iyiye gider mi belli değil… Kriz teğet geçecek, “sürtüp geçecek”ten, “etkilenmemek mümkün değil”lere geldik. Bundan sonraki aşamayı tahmin ediyorum ama dillendirmek, yazıya dökmek pek kolay değil.
Siteyi açtığım günden bu yana, sayısız değişiklik yaptım. Siteyi WordPress altyapısına uyarlayıp, şu anki haline getirdiğimden beri bir günlük havasına sokmak istesem de bu pek mümkün olmadı. Gün oluyor, yazmak isteyip de vakit bulamıyorum. Bir başka gün yazmaya konu bulamıyorum. Diğer bir günse yazmak istediklerimi yazacak enerjiyi bulamıyorum…
Daha fazla uzatmadan, bir yerlerde es vermek lazım… Az sıkılgan, az uyuşuk az da rehavete kapılmış biri olarak oralarda buralardayım… İşiniz düşerse e-posta kutum açıktır, bilginiz olsun 🙂